T.C
Çağ Üniversitesi
Bölgesel Güvenlik Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi
Güney Güvenlik Okulu (South Security School)
SSC-BAM
Açlıkla Mücadele Hedeflerinin Afrika Kıtasına Yansımaları:
Kamerun ve Nijerya Örnekleri
Hazırlayanlar:
Cengiz Fırat BİRGİN
Doğukan BİNİCİ
Zafer AY
2020
Açlıkla Mücadele Hedeflerinin Afrika Kıtasına Yansımaları:
Kamerun ve Nijerya Örnekleri
ÖZET
Geride bıraktığımız çeyrek yüz yıllık zaman diliminde küresel ölçekte görülen; ekonomik büyüme, artan tarımsal verimlilik, konuya ilişkin bilinç ve hassasiyet düzeyindeki artış ve Birleşmiş Milletler ile ona bağlı diğer uluslararası organizasyonların hedef ve çalışmaları neticesinde dünya genelinde açlık sorunu neredeyse yarı yarıya azaltılmıştır. Açlık ve kıtlık sorunuyla boğuşan pek çok ülke bugün, bahsedilen hedefler, çalışmalar ve gelişmeler neticesinde temel besin gereksinimlerini üretebilir ve karşılayabilir hale gelmişlerdir. Bu bağlamda, Latin Amerika, Ortadoğu, Asya ve Karayipler ülkelerinde çok başarılı ilerlemeler kaydedildiğini söylemek mümkündür.
Ancak özellikle son 5 yıllık süreçte bahsedilen bu olumlu tablo Afrika kıtası özelinde negatif yönlü olarak değişmeye başlamıştır. Açlık sorunu ile mücadele eden insan sayısı yeniden artışa geçmiş ve ülkeler yeniden kıtlık problemleri ile yüzleşmek zorunda kalmışlardır. Uzun yıllar sonra görülen bu artışla beraber bugün itibariyle 845 milyona yakın insan açlık ve kıtlığın pençesindedir.
Bu bilgiler ışığında, okumakta olduğunuz yazı çalışmasının temel amacı; Birleşmiş Milletler örgütünün açlıkla mücadele hedeflerinin Afrika kıtasına olan yansımalarının ele alınmasıdır. Bu bağlamda, çalışmada kıtanın açlık sorununa ilişkin genel çerçeve çizilmeye çalışılmış ve Birleşmiş Milletler programlarının işlevselliği sorgulanarak, özellikle son yıllarda açlık sorununun tekrardan artışa geçmesi ile kıtanın mevcut konjonktürü arasındaki ilişkinin incelenmesi hedeflenmiştir.
Bu Amaç doğrultusunda gerek kapsamın daraltılması gerekse açlığın tetiklediği kitlesel göçler gibi diğer temel problemlerinde incelenebilmesi için Kamerun ve Nijerya örnekleri incelenmiştir. Ek olarak, çalışma kapsamında örnek ülkelerdeki yapısal durumlar incelenerek “Açlıkla Mücadele” ve “Sıfır Açlık” hedeflerinin bu ülkelere olan yansımaları ve bu hedeflere rağmen örnek ülkeler özelinde açlığın yeniden artışa geçmesinin temel etkenlerinin de açıklığa kavuşturulması amaçlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Açlıkla Mücadele Hedefleri, Afrika, Nijerya, Kamerun
Açlıkla Mücadele Hedeflerinin Afrika Kıtasına Yansımaları:
Kamerun ve Nijerya Örnekleri
Birleşmiş Milletler örgütünün 2018 yılında yayınladığı “Gıda Güvenliği ve Beslenme Raporu” na göre dünya genelinde açlıkla mücadele eden insan sayısı, çeyrek yüzyıllık düşüşün ardından geride bıraktığımız son 5 yılda gerçekleşen artışın ardından 821 milyona ulaşmıştır. Bu aç insanların büyük çoğunluğu Sahra Altı Afrika bölgesinin ülkelerinde yaşamaktadırlar
Peki Birleşmiş Milletler’ in “2030 Yılında 0 Açlık” hedefine rağmen Sahra Altı Afrika ülkeleri neden bu durum içerisindedir?
Bu sorunun yanıtlanabilmesi için öncelikle dünya genelinde açlıkla mücadelede durumun ne olduğunun ve belirlenen hedefler doğrultusunda ne tür çalışmaların yapıldığını incelemek gerekmektedir.
Milenyum Kalkınma Hedefleri doğrultusunda yürütülen kapsamlı programlar ve kampanyalar sayesinde 2000-2015 yılları arasında dünya genelinde açlık sorununun çözümüne yönelik önemli ve istikrarlı ilerlemeler kaydedilmiştir. Ancak ne yazık ki 2015 yılı itibariyle bu durumda olumsuz yönlü değişmeler yaşanmış ve aç insan sayısında yeniden artışlar başlamıştır. Günümüz itibariyle dünya genelinde aç insan sayısı 821 milyondan fazladır. Bu durum Birleşmiş Milletler’ in “2030 Yılına Kadar Açlığa Son” hedefinin ne kadar zor ve ulaşılmaz olduğunu bizlere göstermektedir.
Bu bağlamda, 2015 yılına kadar olan süreçte açlıkla mücadele doğrultusunda istikrarlı gelişmeler kaydedilirken 2015 sonrası başlayan bu bozulmaların temel nedenleri çalışmamızın temel dayanak noktasını oluşturmaktadır.
Bu sebeple, soruna etki eden gerek yapısal gerekse konjonktürel faktörlerin daha iyi anlaşılabilmesi ve açlık sorununun tetiklediği diğer başka krizlerin de incelenebilmesi için öncelikle Kamerun örneği üzerinde durulacaktır.
Orta Afrika'nın en büyük ekonomilerinden biri olan Kamerun; neredeyse tüm Afrika ülkelerinin kaderi haline gelen açlık ile mücadele etmektedir. Yaklaşık 30 milyar ABD doları Gayri safi yurt içi hasılata sahip olan ülkede, açlığın yanı sıra idari ve terör kaynaklı yaşanan sorunlar; var olan krizi daha da derinleştirmektedir (Nakiboğlu, 2017).
Ülke sahip olduğu yer altı ve yer üstü kaynaklar ile ciddi bir potansiyele sahiptir. Birleşmiş Milletlere bağlı bir kuruluş olan Dünya Gıda Programının sürdürülebilir kalkınma çerçevesi altında ülkede ki kriz durumunu sonlandırma girişimleri; Kamerun'un kendi zenginliklerinin kullanması ile birleştirildiğinde, bölgesinde önemli bir güç haline dönüşmesi ihtimali doğmaktadır. Lakin bu hedeflere ulaşılabilmesi için öncelikle ülke içinde ki ve ülke etrafında ki güvenliğin tam anlamı ile sağlanması gerekmektedir. Birleşmiş Milletler veya herhangi bir başka kuruluştan bölgeye yönelik gidecek yardımlar; ülke içerisinde belli başlı noktaları, kritik kasabaları ellerinde bulunduran eli silahlı milisler tarafından engellenmektedir. Ülkenin kalkınması adına başlatılan program çerçevesinde bölgeye yönelik yardımların gitmesi; o bölgenin kalkınabilmesi için yeterli olmamaktadır. Gönderilen yardımların takip edilmesi ulaşılması gerekilen ilk hedeflerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Çoğu Afrika ülkesinde olduğu üzere Kamerun'da da bazı idari ve sosyal sorunlar ciddi bir şekilde yaşanmaktadır. Gönderilen yardımların yerel yöneticiler tarafından alı konulması, kamuda rüşvet olaylarının baş göstermesi, gelir dağılımında ki adaletsizliğin üst seviyelerde olması; sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin önünde ki en büyük engelleri oluşturmaktadır. İdari ve sosyal yapıda ki bozuklukları giderip Afrika kıtasının güçlü bir ekonomisi haline gelmek amacı ile Kamerun'un ortaya atmış olduğu 'HORIZON 2035' projesi ulaşım, yol, enerji gibi başlıkları ile kapsamlı bir şekilde Kamerun'un kalkınmasını amaçlamaktadır[2].
Ülkeye her ne kadar Birleşmiş Milletler ve diğer yardım kuruluşlarından destek geliyor olsa da ülke içerisinde ve ülke dışında ki terör faaliyetleri tüm iyileşme hareketlerini baltalamaktadır. Dünya Gıda programına göre, Kamerun'da ki insanlık krizi 2017 yılında 4 bölge ile sınırlı iken, 2019 yılı itibari ile 8 bölgeye yükselmiştir (Dünya Gıda Programı, 2019).
Ülkenin Kuzey batısında yer alan Nijerya'da ki Boko Haram terör örgütünün faaliyetleri neticesinde binlerce insan Kamerun'a göç etmektedir. Açlık ile mücadele eden bir ülkenin dışarıdan göç alması, açlıkla ile mücadele çalışmalarının genişletilmesi zorunluluğunu doğurmaktadır. Bölgeye gönderilecek olan yardımların arttırılması ve güvenliğinin üst seviyelerde tutulması gerekliliğini açıkça göstermektedir.
Dolayısıyla sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin başarıya ulaşması adına ilk olarak Boko Haram terör örgütünün Kamerun'da ki etkisine ve sonrasında Nijerya'da ki etkinliğine son verilmesi gerekmektedir. Hedeflere ulaşılması açısından bir engel teşkil eden örgütün, etkisiz hale getirilmesi tek başına yeterli olmayacaktır. Gelir dağılımında ki adaletsizlikten kaynaklı olarak, ülkenin güneybatısında ve kuzeybatısında her 10 çocuktan 9'u 3 yıldır okula gidememektedir. Ortaya çıkan sosyal eşitsizlik; Kamerun'un nitelikli insan kapasitesine ciddi bir darbe vurmaktadır. Kalkınmanın devam edebilmesi adına bir ülke için en önemli yapıtaşlarından birini nitelikli insanlar oluşturmaktadır. Bu kişilerin toplumda az sayıda olması o ülkenin gelişmemiş, gelişmesi zor olan bir ülke olduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Dünya gıda programının çalışmaları kapsamında sıfır açlığa ulaşma hedefi; sahada ki gerçeklikler göz önüne alındığında bir anlam ifade etmemektedir. 2030 yılına kadar yetersiz beslenmeyi ortadan kaldırmak gibi hedefler; sosyal adaletsizlik ve terör eylemleri devam ederken ulaşılması zor hedefler olarak belirmektedir. Dünya gıda programının verilerine göre, Kamerun'da açlık tehdidi altında yaşayan insanların sayısı 2015-2016 yılları arasında %19'dan %24'e yükselmiştir. Bu denli bir yükselişin önlenebilmesi adına kamuda ciddi reformların yapılması gerekmektedir. Afrika ülkelerinin çoğunda görüldüğü üzere Kamerun'da da görülen rüşvet, yolsuzluk, adam kayırma gibi toplumda ayrışmayı tetikleyen unsurların önüne geçebilmek; sürdürülebilir kalkınma çerçevesi altında atılacak adımların başarıya ulaşması adına büyük bir adım teşkil edecektir.
Birleşmiş Milletlerin yanı sıra bölgeye yönelik yardımlar gönderen bir başka kesim ise Türk belgeselciler olmuştur. Kamerun'da ki açlığa tanık olan belgeselciler; el yapımı bebeklerin geliri ile bölgeye yönelik sosyal medya üzerinden yardım kampanyası başlatmışlardır. Bölge halkı ile yapmış oldukları röportajda; 1 dolarlık ilacı alamadığı için hayatını kaybeden çocuklar, günlerdir yemek yemeyen kadın ve çocuklar, verilen bebekleri yemek zannedip yemeye çalışan çocukların hikayeleri anlatılmıştı.[3]
Dünya gıda programı uzun vadeli sürdürülebilir kalkınmayı hayata geçirebilmek adına ülkenin kuzey ve doğu bölgelerinde Kamerun hükümeti ile birlikte çalışmaktadır. Bu bağlamda hasat sonrası kayıpların azaltılması, cinsiyet eşitliği ve sosyal içermeyi sağlamak (Sosyal anlamda dışlanmaya maruz kalan bireylerin topluma yeniden kazandırılmasını sağlamak), küçük ölçekli çiftçiler için pazar fırsatlarını teşvik etmek amaçlanmaktadır. Bu ve benzeri hedeflerin uygulanması ile toplum içerisinde ki sosyal eşitsizlik ortadan kalkabilecektir.
Bu bağlamda Dünya gıda programı yerinden olmuş kişiler, mülteciler, doğal afet ve terörden etkilenen insanlara yönelik koşulsuz bir şekilde gıda yardımında bulunmaktadır. Yapılan yardımların güvenle yerine ulaşması için Kamerun hükümeti ile koordineli bir şekilde hareket edilmektedir. Hazır gıda yardımlarında bulunmasının yanı sıra DGP, gelir getirici faaliyetlerin desteklenmesine yönelik de birtakım adımlar atmaktadır. Çiftçilik bölgenin önemli bir gelir kaynağını oluşturmaktadır dolayısıyla DGP; hasat sonrası depolama tesislerini kurmak ve işleyişi hakkında eğitim vermek, ürünleri çeşitlendirmek, pazarlara daha kolay erişim sağlamak gibi desteklerde bulunmaktadır. Yerli üretimin devamlılığını sağlamak adına ülke içerisinde başka okullar olmak üzere diğer kuruluşlarda, yerli ürünlerin kullanımını teşvik etmek DGP'nin öncelikleri arasında yer almaktadır.
Birleşmiş Milletlerin çabalarına, dünya gıda programının hedeflerine rağmen günümüzde açlık ve yoksulluk yalnız Kamerun'da değil birçok Afrika ülkesinde devam etmektedir. Güvenlik temelli kaygıların ortadan kaldırılmadan, yardım faaliyetlerinin amacına ulaşmasını beklemek rasyonel bir davranış olmayacaktır. Bu noktadan hareketle ilk olarak bölgesel terör faaliyetlerinin etkisiz hale getirilmesi, ülkede bulunan rüşvet ve yolsuzluk gibi toplumu ayrıştıran etmenlerin ortadan kaldırılması; sürdürülebilir kalkınma çerçevesi altında atılacak adımların amacına ulaşmasını sağlayacaktır.
Kamerun örneğinin ardından bölgesel krizin çıkış noktası olan, Boko Haram terör örgütünün yoğun bir şekilde faaliyet gösterdiği Nijerya, bir diğer inceleme alanını oluşturmaktadır.
İlginçtir ki Nijerya dünyanın 49. Büyük ihracat ekonomisine sahip olmasına rağmen Ekonomik Karmaşıklık Endeksine göre en karmaşık ekonomiye sahip 124. Ülke olarak karşımıza çıkmakta. Ayrıca 2017 verilerinin bize göstermiş olduğu değerler doğrultusunda da ekonomik GSYH ve ithalat açısından oldukça pozitif bir tablo içerisinde olan bu ülke ne yazık ki yıllardan beri açlık dendiğinde ilk akla gelen ülkelerden olmuştur ve olmaya da devam etmektedir. Özellikle Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF)’in 2019-2020 istatistikleri ülke genelinde yaklaşık otuz beş milyon çocuğun yetersiz beslenme problemi yaşadığını belirtti (UNICEF, 2020). Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ise belirtilen çocukların büyük bir bölümü Nijerya’da Boko Haram terör örgütünün yoğun faaliyet gösterdiği bölgelerde yaşıyor olmasıdır. Yani Nijerya’da yaşanan beslenme sorununun temel kaynaklarından birisi, bu istatistiki bilgide de görüldüğü gibi şüphesiz terör olarak karşımıza çıkmakta.
Aslına bakacak olursak küresel sağlık ve gıda kuruluşları özellikle sahra altı Afrika ülkelerine oldukça fazla yardım yapma uğraşındalar. Ancak yapılan yardımlar bir türlü sürdürülebilir bir girişime dönüşmediği için ve terör faaliyetlerinin de yoğun olması sebebiyle söz konusu kurumların hedeflerine ulaşmalarında büyük engel teşkil etmekte. UNICEF’in 2017 yılına dair planladığı hedeflerinin ilk üç maddesine bakacak olursak Kuzeydoğu Nijerya’da yaklaşık dört milyon kişiye acil temel sağlık hizmeti ulaştırmak, ileri seviye de beslenme yetersizliği olan beş yaşının altı çocukları tedavi etmek ve bir milyonu aşkın kişiye temiz su temin etmek karşımıza çıkıyor (UNICEF, 2017). Daha önce vermiş olduğumuz bilgiler ışığında bu hedefleri değerlendirecek olursak, 2019-2020 yıllarında ülke genelindeki yetersiz beslenen çocuk sayısı ve bu sayının büyük bir bölümünün belirtilen hedef bölge olan Kuzeydoğu Nijerya’da olması UNICEF’in başarısız bir politika izlediğini bizlere göstermektedir. Ayrıca yine aynı bilgiler doğrultusunda çocukların yetersiz beslenme ve açlık değerlerinde büyük bir paya sahip olması söz konusu kurumun ikinci hedefinin de başarıya ulaşmadığını gözler önüne sermektedir. Burada bir eleştiri yapacak olursak UNICEF gibi kurumların aslında Afrika gibi bölgelerde uygulamış olduğu politikalar belki de kısa vadede bir sonuç verici adım olarak görünebilir ancak bölgenin istikrarsız yapısı, güvenlik açığından kaynaklanan terör faaliyetleri ve elbette dünya genelinde tarımın belli başlı büyük şirketlerin hizmetinde olması nedeniyle Nijerya gibi ülkeler maalesef açlıkla mücadelede uzun vadeli yol kat edememekte ve bu da sağlık sorunlarının orta ve uzun vadede sürekli artış göstermesine sebep olmaktadır diyebiliriz.
Öte yandan Nijerya’da açlıkla mücadele için uğraş gösteren bir diğer kuruluş da 1943’te açlığı yok etmek ve beslenme şartlarını iyileştirmek amacıyla kurulan Gıda Tarım Örgütü (FAO)’dür. FAO Nijerya’da hükümet ile birlikte tarım sektörünün geliştirilmesine ve ülkenin doğal kaynaklarının verimli bir şekilde yönetilmesine yardımcı olmak için 5 yıllık planlar ve stratejik programlar ortaya koymaktadır. Bu programlar şüphesiz tarım politikaların gelişmesi ve sürdürülebilmesi için hazırlanmış eylem planları içeriyor olmasına rağmen Nijerya’da gerek güvenlik gerekse tarım ürünlerinin dünya genelinde bir tekelinin olması sebebiyle sadece kısa vadede kazanç elde edilen politikalar olarak karşımıza çıkmakta. Belirlenen eylem planları FAO’ nun yayınladığı belgelere göre; hükümet bakanlıkları, kurumları ve birimleri olmak üzere tüm kademelerle istişareler ve fikir alışverişi ile belirlenmekte. Ayrıca akademi, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörün ilgili paydaşları da bu istişarelere katılan gruplar arasında yer alıyor. FAO’ nun böyle bir eylem planını böylesine geniş çaplı bir istişare ve paydaş grubu ile gerçekleştirmesi aslında bölgede tarım üretiminde sürekliliğin ve sürdürülebilirliğin gelişmesinin planlandığını gösteren önemli bir faktördür. Burada dikkat edilmesi gerek konu ise FAO gibi Birleşmiş Milletler’e bağlı bir örgütün açlıkla mücadelede aslında gerek devletin gerekse milletin ayrı ayrı değerlendirilmeyip topyekün herkesi kapsayan bir planlama çiziyor olması burada yaşayan halka devlet olma bilincinin de aşılanmasını sağlamaktadır.
FAO’nun açlıkla mücadelede nasıl bir plan ve program izlediğini Nijerya üzerinden inceleyebilir ve başarı durumunu buradan edindiğimiz yorumlarla değerlendirebiliriz elbette. Bunun için Nijerya’da uygulamış olduğu 5 yıllık son eylem planının öncelikli hedeflerine bakarak günümüzdeki Nijerya istatistiklerini karşılaştırmamız eleştirel bir bakış açısında oldukça doğru ve faydalı olacaktır. FAO’nun Nijerya için ülke programlama çerçevesi kapsamında belirlemiş olduğu ilk hedef; geliştirilmiş beslenmeye duyarlı ve iklime uygun akıllı gıda sistemleri ile ulusal gıda ve beslenme güvenliğinin güçlendirilmesi. İlk olarak bu hedefi değerlendirecek olursak, günümüzde tarımda kullanılan tohumların belli başlı şirketlerin tekelinde olması ve bunu küresel bir ticaret ağı olarak kullanıyor olmaları, Nijerya gibi ülkelerde iklime duyarlı akıllı gıda sistemleri ve ulusal gıda ve beslenme güvenliliğinin güçlendirilmesini oldukça zorlayan bir etken olacaktır. Günümüzde ithal edilen tohumların genel olarak tek kullanımlık ve kısır olmaları tohum üretiminde geri kalmış Nijerya gibi ülkelerde sürdürülebilir tarımı ekonominin iyi olması ile bağlantılı kılmakta. Bu yüzden FAO’nun belirlemiş olduğu bu hedef daha çok bu kısır ve patentli tohumları Nijerya’da dönüştürmek yerine, bu bölgenin ilk aşamada kendisine yetecek miktarda tohumu kendisinin üretmesini sağlamak olmalıdır.
Bir diğer hedef ise uygun ve operasyonel olarak etkili tarım politikası ve düzenleyici çerçevelerin desteklenmesi olarak belirlenmiştir. Bu hedefin bir ülkede başarıya ulaşması için özellikle toplum ile devlet arasındaki bağın kuvvetli olması, devlet yönetiminde bir istikrar olması ve terör örgütlerinin ya da terör eylemlerinin büyük ölçüde engellenmesi gerekmektedir. Bugün baktığımızda tarım alanlarının ve doğal su kaynaklarının terör eylemleri ile kullanılmaz hale geldiği bu bölgede güvenliğin sağlanmaması uygulanacak olan tarım politikalarının da verimliliğinin düşmesinin en büyük sebebi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca diğer bir hedef olan doğal kaynakların ve ekosistemlerin etkin ve sürdürülebilir yönetiminin iyileştirilmesi hususu da yine aynı sebepler dolayısıyla başarıya ulaşması güç olan hedeflerden bir diğeri olarak karşımıza çıkmakta.
Tüm bu bilgiler doğrultusunda değerlendirecek olursak, Sahra Altı Afrika bölgesinin önemli bir simgesi olan Nijerya ve içerisinde bulunduğu bu korkunç açlık istatistikleri bize dünya genelinde uygulanması hedeflenen gıda ve beslenme politikalarının amacına ulaşmadığını gösteren en somut örneklerdendir. Bunun yanında beslenme ve gıda gibi temel insani ihtiyaçları bir pazar haline getiren büyük şirket ve devletlerin de böylelikle dünya üzerinde ne gibi sorunlara sebep olduğunun en temel simgelerinden olarak yine bu bölge karşımıza çıkmaktadır. Gerek güvenlik sorunu gerekse sağlık ve gıda ürünlerinin dünya üzerinde bir tekelinin ve pazarının olması bugün belki de Nijerya’da milyonlarca insanın hatta milyonlarca çocuğun ölümüne sebep olmaktadır. Petrol ve elmas bakımından zengin doğal kaynaklara sahip bu bölgede halkın bilinçlendirilmesi ve daha çok üretime katılması, başlangıç aşamasında kendi kendine yetecek yeterli ve sağlıklı tarım üretiminin yapılabilmesi, tarım ve gıda politikalarının sürdürülebilir olması, özellikle tarıma karşı güvenliğin ve korumanın arttırılması gibi önlemler ya da politikalar Nijerya’da hayata geçirilip, bu ülkeyi kalkınma yolunda bir seviyeye getirilmelidir. Ancak bu sayede haberlerde veya istatistiklerde açlık nedeniyle bu kadar fazla insan ve özellikle çocuk ölümlerinin söylenmesinin önü kesilebilir.
Birleşmiş Milletler ve ona bağlı çalışan organların iş birliği ile 2000 yılında yürürlüğe koyulan ‘Milenyum Kalkınma Hedefleri’ nin en önemli aşamalarından birini açlıkla mücadele hedefleri oluşturmuştur. Bu hedef kapsamında başta Asya, Latin Amerika, Afrika ve Karayipler bölgeleri olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde sürdürülebilir programlar ve kampanyalar ile açlık ve yetersiz beslenme sorunlarının ortadan kaldırılması hedeflenmiştir. Yürütülen istikrarlı çalışmalar neticesinde özellikle Asya ve Latin Amerika ülkelerinde çok olumlu neticeler alınmıştır. Afrika ülkelerinde de olumlu sonuçlar alınmasına karşın ne yazık ki varılan seviye umulandan çok daha aşağıda kalmıştır.
Kıta genelinde görülen sınırlı iyileşmenin temel nedenleri incelendiğinse ise ana etkenin Birleşmiş Milletler’ in hedef ve programlarından ziyade küresel değişimler odaklı olduğu fark edilmektedir. Bu noktada kaydedilen ilerlemelerde ana etkenin, Soğuk Savaş’ın bitimine müteakiben kıtaya silah ve mühimmat akışının kesilmesi, bunun sonucunda kıtada etnik ve dinsel temelli çatışmaların son bulması ve buradan hareketle Afrika ülkelerinin göreli bir istikrar sürecine girmeleri olduğunu özellikle vurgulamak gerekmektedir.
Ancak birinci on beş yıllık Milenyum Kalkınma Hedeflerinin son bulduğu 2015 yılından bugüne kıta genelinde açlığın az da olsa yeniden artışa geçmesi bu aşamada programın etkinliği üzerinde yeniden düşünülmesini zorunlu kılmıştır. Bu aşamada raporun bir diğer temel görüşü; kıtada açlığın yeniden yükselişe geçmesinin yine küresel gelişmelerden bağımsız düşünülemeyeceğidir. Özellikle kalkınma programının bitiş döneminde küresel terörizmin Afrika ayağının ortaya çıkması ve bölgede radikal cihatçı örgütlerin faaliyetlerini ve etki alanlarını arttırması kıtada yetersiz beslenme ve açlık sorunun yeniden gündeme gelmesinde temel etken olmuştur.
Afrika ülkelerinde artan bu terörizm ve ona ek olarak yetersiz ve işlevsiz devlet mekanizmalarından kaynaklı açlık ve beslenme krizleri özellikle Sahra Altı Afrika ülkelerinde kitlesel göçler, sınıf çatışmaları, yönetim mekanizmalarına karşı kitlesel eylemler ve yerel çatışmalardan beslenen savaş lordları gibi başka krizlere neden olmuştur. Açlık ve yetersiz beslenmenin tetiklediği bu diğer krizler Afrika kıtasında en yayın Kamerun ve Nijerya ülkelerinde görülmüştür. Bu nedenle bu iki ülke çalışmanın temel örnekleri olarak seçilmiştir.
Seçilen bu iki ülkenin de yukarıda verilen istatistiki verileri ve Birleşmiş Milletler gibi kurumların yayımlanan raporlarında ortaya çıkan değerler bizlere daha önce de söylemiş olduğumuz gibi özellikle insani yardım ve gıda üzerine temellendirilmiş görevler üstlenen küresel kuruluşların kalkınma ve sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlamadığını bunun yanında kısa vadeli kurtarıcı politikalar ile bölgedeki sorunlara kısmi çözümler üretildiğini göstermektedir. Bugün dünyada bulunan beslenme dengesizliği bir tarafta obezite ölümlerini, bir diğer tarafta da açlığın getirdiği ölüm ve güvenlik tehditlerini karşımıza çıkarıyor ve özellikle Afrika genelinde ve Kamerun ve Nijerya gibi özel bölgelerde yetersiz beslenme ve açlık sınırında olan bireylerin daha çok çocuklar olması, bu sorun ile mücadele eden kuruluşların politikalarında değişime gitmesi gerektiğini ve gıda piyasasını bir markete dönüştüren büyük gıda şirketlerinin denetimli bir pazar politikası izlemesi gereğini de ortaya çıkarıyor.
KAYNAKÇA
UNICEF. (2017). Milyonlarca Çocuğun Yaşamı Hala Tehlikede. Erişim adresi: https://www.unicefturk.org/yazi/krizdevamediyor
Zenturk, Ö. (2017). UNICEF. Boko Haram'ın "çocuk intihar bombacısı" Sayısında Büyük Artış. Erişim adresi: https://tr.euronews.com/2017/04/12/unicef-boko-haram-in-cocuk-intihar-bombacisi-sayisinda-buyuk-artis
UNICEF. (2018). Unicef’in 2018’de Çocuklara Yönelik İnsani Yardım Faaliyetlerine Genel Bakış. Erişim adresi: http://www.unicef.org.tr/files/bilgimerkezi/doc/HAC_OVERVIEW_2018_TR-page.pdf
Bashal, A. (2018). Nijerya’da 35 Milyon Çocuk Açlık Tehdidi Altında. Erişim adresi: https://www.aa.com.tr/tr/dunya/nijeryada-35-milyon-cocuk-aclik-tehdidi-altinda/1330421
FAO. (2019). Dünyada Gıda Güvenliği ve Beslenme Durumu. Erişim adresi: http://www.fao.org/3/ca5249tr/ca5249tr.pdf
FAO. (2019). Küresel Gıda Fiyatları Kasım’da Yükseldi. Erişim adresi: http://www.fao.org/turkey/news/detail-events/en/c/1254267/
TIMETURK. (2020). Nijerya’da Açlık Kriz Seviyesinde. Erişim adresi: https://www.timeturk.com/nijerya-da-aclik-kriz-seviyesinde/haber-1345505
Cameroon. (2019). World Food Programme. Erişim adresi: https://www.wfp.org/countries/cameroon
Kamerunda açlık tehdidi. (2015, Şubat 12). Trt Haber. Erişim adresi: https://www.trthaber.com/haber/dunya/kamerunda-aclik-tehdidi-167647.html
Güney Güvenlik Okulu Avrasya Masası Sorumlusu.