Logo
Çağ Üniversitesi
26.10.2020

BATI, KARABAĞ’DA ÜÇ MAYMUNU OYNUYOR (İsmail CİNGÖZ)

BATI, KARABAĞ’DA ÜÇ MAYMUNU OYNUYOR

İsmail CİNGÖZ

1994 ateşkesi(!) ile belirlenen cephe hattında yer alan Azerbaycan Türk Askeri mevzilerini sürekli taciz eden, sivil yerleşim merkezlerini bombalayan, kadim Türk toprağı Karabağ’ın işgalcisi, bebekleri bile öldürmekten çekinmeyen katil, soykırımcı, haydut devlet Ermenistan’a dur deme vaktinin geldiğini göstermek üzere Azerbaycan, 27 Eylül 2020 günü askerî harekât başlattı. Azerbaycan Türk ordusunun, 30 yıla varan bir zamandır Ermeni işgali altında bulunan topraklarını geri almaya başlaması, başta Ermenistan olmak üzere uluslararası kamuoyunu çok şaşırtmıştır. Çünkü yıllardır Ermeni askerleri bombalar, Azerbaycan Türk askeri misliyle karşılık verir, karşılıklı açıklamalarla olay kamuoyuna protestolarla duyurulurdu. Ancak bu defa öyle olmadı.

Dağlık Karabağ sahasında adeta destan yazmakta olan Azerbaycan Türk Ordusu karşısında varlık gösteremeyen Ermenistan, cephe gerilerindeki sivil yerleşim yerlerini top atışlarıyla ve balistik füzelerle defalarca bombalayarak terörist devlet olduğunu bir kez daha göstermiştir. 1988-1994 yılları arasında Rusya’nın da desteği ile Azerbaycan’ın Karabağ topraklarını işgal ettiğinde; Hocalı başta olmak üzere kaçamayarak geride kalan çocuk, kadın ve yaşlı masum Azerbaycan Türklerini katlettiklerini ve işledikleri soykırımları Türk Milleti unutmamıştır. Ama o yıllarda da görmezden gelen sözde medeni(!) Batı hatırlamak istemese de arşiv kayıtları hafızaların tazelenmesini sağlamış ve Ermenistan katil olduğunu kendisi teyit etmiştir.

Sahada başarılı olamayan Ermenistan, yandaşları ile birlikte; “Azerbaycan’a fiilen destek olmak, Suriye üzerinden getirildiği iddia edilen grupların Azerbaycan’a sevk edilmesini sağlamak” gibi çeşitli ithamlarla Türkiye’yi suçlayarak Karabağ savaşında uluslararası kamuoyu oluşturmaya çalıştıkları[1] görülse de iddialarını ispat edemediler.

***

Azerbaycan’ın Ermenistan işgali altındaki topraklarını kurtararak ilerleyişini sürdürmesi başta Rusya, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri ve Almanya olmak üzere Batı’yı endişeye sevk etmiş ve nihayet Rusya Devlet Başkanı Putin’in çağrısı ile 10 Ekim 2020 günü yerel saat ile 12:00’dan geçerli olmak üzere “Kızılay ve Kızıl Haç denetiminde, cephede hayatını kaybeden asker naaşlarının toplanması, esirlerin takası ve çatışma bölgelerindeki sivil halka insani yardımın ulaştırılması için” ateşkes kararı alınmıştır. Ancak ateşkes kararının üzerinden 24 saat geçmeden Ermenistan ordusu, Azerbaycan’ın Gence kentine balistik füzelerle yaptığı saldırılarda 10 Azerbaycan Türkü hayatını kaybetmiş, 35’i de yaralanmıştır. Ermenistan terörist devlet olduğunu özellikle göstermeye çalışırcasına 15 Ekim 2020 günü Azerbaycan’ın Terter kentinde cenaze defneden insanları mezarlıkta bombalayarak 4 Azerbaycan Türkü’nü daha katletmiş, 4’ünü de yaralamıştır.

Her zamanki gibi Ermenistan, cinayetlerini görmezden gelen medeni(!) Batı’nın sessizliğinden cesaret almış olacak ki 17 Ekim 2020 günü gece yarısı saat: 01:00 sıralarında Gence ne Mingeçevir kentlerine balistik füzelerle saldırdı. Gence’de füzelerin isabet ettiği bölgede 3’ü çocuk olmak üzere 13 masum sivil Azerbaycan Türkü hayatını kaybetmiş, 50’den fazlası da yaralanmıştır.

27 Eylül 2020’den beri, Ermenistan’ın onlarca sivil yerleşim merkezlerini yüzlerce kez bombardıman ettiğine, Azerbaycan’da görevli yabancı misyon temsilcilerinin de bizzat şahit oldukları kayıt altına alınmıştır. Ermenistan’ın sivil yerleşim merkezlerine yaptığı saldırılarda 60 sivil Azerbaycan Türkü’nün hayatını kaybettiği, 270 sivilin yaralandığı, 1704 ev, 90 apartman, 327 kamu binasının da kullanılamaz hale geldiği görülmektedir. Uluslararası hukuk kurallarını yok sayan ve pervasızca savaş suçu işleyen Ermenistan’a karşı, medeni(!) ve uygar(!) olduğunu iddia eden Batı, her zamanki gibi yine sessiz kalmaktadır.

Bu arada Türkiye’den, hem de fiilen HDP Millet Vekili olarak TBMM’de bulunan Garo Paylan’ın bir açıklaması var ki tarih bunu da kaydetmiştir. Paylan kendi sosyal medya hesabından; “Karabağ’da süren savaşta, her iki taraf da sivil yerleşim yerlerine saldırılar düzenliyor. Azeri ve Ermeni güçleri derhal sivil yerleşim yerlerine saldırıları durdurmalıdır! Ateşkesi sağlayamadığımız sürece, iki halk birbirine kıyarak, beraberce kaybetmeye devam edecek”[2] dediği görülmektedir. Bu açıklama ile sanki Azerbaycan’ın da Ermenistan tarafında sivil yerleşim birimlerine saldırılar düzenlediği, sivil halkı katlettiği gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldığının görülmesi ilginçtir. O halde sormak gerekirse;

-Azerbaycan, Ermeni şehirlerine füze attı mı?

-Azerbaycan, gecenin bir yarısı uyumakta olan Ermeni bebeklerini katletti mi?

Eğer bu söylenenler gerçek olsaydı yer yerinden oynar; Emmanuel Macron, Angela Merkel, Donald Trump, Kiriakos Miçotakis başta olmak üzere dünyanın dört bir yanından akın akın Ermenistan’a koşarlar, Nikol Paşinyan’a taziye kuyruğuna girerler ve örneği 11 Ocak 2015 tarihinde Paris’te yaşandığı gibi Erivan’da da milyonları aşacak şekilde devasa bir miting yaparlardı. Fakat savaşta bile olsa Türk Milleti’nin fıtratında masum sivil halkı öldürmek olmadığını en iyi düşmanlarının bildiği de tarihi bir gerçek olarak ayan beyan ortadadır. Dolayısı ile atılan iftiralara kendilerinin de inanmadığı muhakkaktır.

Bu süreç yaşanırken Azerbaycan ve Ermenistan tarafından eş zamanlı olarak 18 Ekim 2020 günü saat: 00:00 itibariyle “insani amaçlı” olarak ikinci bir geçici ateşkes kararı alındığı duyurulmuştur. Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı tarafından, alınan geçici ateşkes kararının, 10 Ekim 2020 tarihli Moskova bildirisine uygun olarak kabul edildiği açıklanmıştır. Tarafların daha ateşkes kararı açıklamalarından dakikalar sonra “ateşkes kararına uyulmadığı” açıklamalarının ardarda gelmeye başladığının görülmesi, bu ateşkesin de uzun ömürlü olmayacağını göstermesi açısından önemlidir.

Sonuç olarak;

Yıllardır Karabağ’ı işgal altında tutmakta olan Ermenistan’ın, uluslararası hukuk kurallarını yok saymasına sessiz kalan yalnızca Batı değildir. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, NATO, Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı, hülasa Türkiye ile birkaç vicdanlı ülke hariç, bütün dünya sağır, dilsiz, kör hatta çaresiz kalmışçasına ölüm sessizliğini yaşadıklarına tarih geçmişte tanıklık etmiştir, şimdi de etmektedir. Türkiye ise her zaman olduğu gibi kardeş ülke Azerbaycan’ın haklı davasında yanında olduğunu açıklamış ve göstermiştir.

Ateşkes kararı alınırken vurgu yapılan ve sadece Karabağ Sorununu çözmek üzere oluşturulan AGİT Minsk Grubu’nun yaptığı en somut icraat Ermenistan’ı kınamaktan öte bir şey değildir. Minsk Grubu yıllardır Azerbaycan ve Türkiye’yi oyalayarak süreci soğutmaya ve unutturmaya çalışmıştır. Israrla Minsk Gruba atıf yapılarak barışçıl çözüm üretileceğinin hala düşünülüyor olması çok ilginçtir.

Ermenistan’ın Azerbaycan kentlerini füzelerle bombalayarak sivil Azerbaycan Türklerini katlettikten sonra bile yaptıkları açıklamalarda sık sık 1915 olaylarını ve sözde Ermeni soykırım yalanlarını dile getirerek, yaptıklarını kamufle etmeye çalıştıkları görülmektedir. Fakat 27 Eylül 2020 tarihinden itibaren Ermenistan’ın yaptığı katliamlar kimin soykırımcı olduğunu göstermiş ve tarihteki yerini kalın harflerle belirlemiştir.

Son söz olarak; Batı ısrarla üç maymunu oynasa da katliamları belgelerle, şahitlerle sabit Ermenistan ve yöneticileri bir gün mutlaka Lahey Adalet Divanında yargılanacaktır.

                        :

İsmail CİNGÖZ; Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı/M.Sc. – BULTÜRK Ankara Temsilcisi. cingozismail01@gmail.com

 

[1] BBC Türkçe; “Dağlık Karabağ'da Azerbaycan-Ermenistan Çatışmasında Farklı Bir Cephe: Propaganda Savaşı”, 06.10.2020.

[2] Fatma Damla KAYAYERLİ; “HDP'li Garo Paylan PKK Destekli Ermenistan'a Omuz Verdi!”, Sabah, 12.10.2020.

 

NOT: Bu makale 21.10.2020 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi’nde yayınlanmıştır.