Türkiye’de Göç Müktesebatı
Kübra ŞAHİN
Göç, süresi, yapısı ve nedeni ne olursa olsun insan ya da bir grup insanın ya kendi devletleri içinde ya da uluslararası sınırı geçerek yer değiştirdiği nüfus hareketi olarak tanımlanmaktadır.[1] Temelde bireylerin daha sağlıklı daha güvenli dolayısıyla yaşam standartlarını üst seviyeye taşıyabilmeleri adına insan onur ve haysiyetine yakışır bir yaşam sürdürebilmenin umuduyla gerçekleştirdikleri bir eylem olma özelliği taşımaktadır.
Türkiye, Asya, Avrupa ve Afrika kıtaları arasında köprü konumunda olan bir ülke olduğundan ve bu üç bölgenin birbirine en yakın olduğu yerde bulunduğundan ayrıca konum olarak ekonomik bakımdan zengin olan Avrupa ülkelerine yakın bir ülke olmasının avantaj ve dezavantajları arasında sıkıştığından uzun yıllar boyunca hem göç veren hem göç alan bir ülke konumunda olmuştur. Son yıllarda yaşanan savaşlara bakıldığında ve Türkiye’nin sığınmacılar konusundaki hassasiyeti göz önünde bulundurulduğunda Türkiye artık geçiş bölgesi olmaktan ziyade hedef bölge konumuna girmiş bulunmaktadır.
Bireylerin her zaman gönüllü göç mantığı ile hareket etmedikleri bilinmekte bazen durum ve şartlar bireyleri mecburi göç etme olgusuyla karşı karşıya bırakabilmektedir. Bu mecburiyet bireylere kendilerini güvende hissetmelerini sağlayacak olan sığınma hakkını tanımaktadır. Sığınma hakkı ise kişilerin temel haklarının vatandaşı olduğu devlet tarafından korunmaması ya ihlal edilmesi durumunda başka bir devletten koruma talep etmesidir. Sığınma hakkı, uluslararası korumanın temel gerekçesi olsa da kalıcı değil geçici çözüm yolu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türkiye, göç mevzuatı ve göç politikası kapsamında hem çeşitli kurumlarla hem de özellikle 2003 yılı ve bu yıldan sonraki süreçte göç mevzuatına verdiği önemle konunun kendisi için önemini vurgulamaktadır. Çeşitli kurum ve kuruluşlarla iş birliği içinde hareket ederek öncelikle İçişleri Bakanlığı’na bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ve İl Müdürlükleri, bununla beraber T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, göçmenler hakkında sayısal verilere daha rahat ulaşabilmek adına Türkiye İstatistik Kurumu ile birlikte hareket etme eylemi içinde olmakta ve devamında Emniyet Genel Müdürlüğü Yabancılar Hudut İltica Dairesi Başkanlığı, Genel Kurmay Başkanlığı, Jandarmalar ve Sahil Güvenlik, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü gibi kurum ve kuruluşlarla hareket ederek göç ve iltica konusunda veriler elde edip bu verilere dayalı raporlar yayınlamıştır ve göçün güncelliğini koruyan bir kavram olması sebebiyle bu çalışmalara ve işbirliklerine devam etmektedir. [2]
Ulusal göç mevzuatına sağlamak istediği katkıyla 1950-1964 yılları arasında 1950 tarihli 5682 sayılı Pasaport Kanunu; yine aynı tarihli 5683 sayılı Türkiye’de Yabancıların İkamet ve Seyahatleri Kanunu ve son olarak 1964 tarihli 492 sayılı Harçlar Kanunu ile toplamda 3 kanun; 2003-2013 yılları arasında 2003 tarihli 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun; yine aynı tarihte 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu; 2006 tarihli 5543 sayılı İskân Kanunu; 2009 tarihli 5901 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu ve son olarak 2013 tarihli 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ile toplamda 5 kanun çıkararak ulusal mevzuatta kendi vatandaşlarıyla beraber yabancı bireylerin de haklarına verdiği önemi gözler önüne sermiştir. Bakanlar Kurulu’nun 2013 tarihli 5452 sayılı; 2014 tarihli 5898 sayılı ve 2014 tarihli 6281 sayılı 3 kararıyla ayrıca yine 2014 tarihli 6 sayılı Geri Kabul Anlaşması’na İlişkin Genelge ile konuya yaklaşımını belli etmiştir.
Türkiye’nin göç politikasını 2003 yılı öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırmak gerekirse bu tarihten önce sadece 1 adet 1983 tarihli Mülteci Misafirhaneleri Yönetmeliği ile bu tarih ve sonrası itibariyle 2003 tarihli Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Uygulama Yönetmeliği, Doğrudan Yabancı Yatırımlarda Yabancı Uyruklu Personel İstihdamı Hakkında Yönetmelik ve Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliği olmak üzere 3 adet; 2006 tarihli Türkiye’de Oturan Yabancıların Nüfus Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelik ve yine aynı tarihli 2006 tarihli Türkiye’ye İltica Eden veya Başka Bir Ülkeye İltica Etmek Üzere Türkiye’den İkamet İzni Talep Eden Münferit Yabancılar ile Topluca Sığınma Amacıyla Sınırlarımıza Gelen Yabancılara ve Olabilecek Nüfus Hareketlerine Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik( Bu yönetmelik 1994 Yönetmeliği olarak bilinmektedir fakat 2006 yılında değişikliğe uğrayarak güncellenmiştir.) 2011 tarihli Aday Memurların Yetiştirilmesine İlişkin Genel Yönetmelik ile beraber özellikle 2013 yılında arka arkaya çıkardığı Göç Uzmanlığı Yönetmeliği, İl Göç Uzmanlığı Yönetmeliği, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği ve Avukatlık Sınav ve Atama Yönetmeliği, Hizmet İçi Eğitim Yönetmeliği, 2013 tarihli Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Sözleşmeli Yabancı Uzman Yönetmeliği, 2013 tarihli Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Taşra Teşkilatı Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliği; Yabancı Misyon Kimlik Kartı Yönetmeliği, Geçici Koruma Yönetmeliği ile toplamda 8 adet; 2014 tarihli Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Personeli Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Disiplin Amirleri Yönetmeliği, Geçici Koruma Yönetmeliği, Kabul ve Barınma Merkezleri İle Geri Gönderme Merkezlerinin Kurulması, Yönetimi, İşletilmesi, İşlettirilmesi ve Denetimi Hakkında Yönetmelik olmak üzere 4 adet ve 2015 tarihli Havayolu Taşıyıcılarının Yükümlülüklerine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik olmak üzere toplamda 19 Yönetmelik çıkarmıştır.
Son yıllarda Türkiye, savaştan, yoksulluktan ve zulümden kaçan yabancıların en çok tercih ettiği ülkeler arasında yer almaktadır. 2010 Arap Baharı ve Mart 2011’de başlayan Suriye kriziyle birlikte Türkiye, Ortadoğu’dan gelen kitlesel insan akınıyla karşı karşıya kalmış ve bu duruma hem ülkeler arası hem de kendi mevzuatında çözüm yolu bulmaya çalışmıştır. Dolayısıyla mültecilik ve sığınma kavramları, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ve özellikle 2000’li yılların başından itibaren çokça duyulan kavramlar arasında yer almaya başlamıştır. Bunun sebebi ise transit ülke olmaktan zamanla çıkıp hedef ülke olma konumuna gelen Türkiye’nin göç politikasında meydana gelen değişikliklerdir.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye’nin de taraf olduğu konuya ilişkin en önemli uluslararası belgelerin 1951 Cenevre Sözleşmesi olarak bilinen Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Sözleşme[3] ve buna ek olarak 1967 tarihli New York Protokolü[4] olarak isimlendiren Mültecilerin Statüsüne Dair Protokol olduğunu söylemek mümkündür. Aslında ulusal mevzuatta da Türkiye’deki mültecileri ve sığınmacıları kapsayan ilk belge olma özelliğini de 1934 tarihli 2510 sayılı İskân Kanunu taşımaktadır.
UNHCR Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü’nün[5] 2018 yıl sonu verilerine göre, dünyada 70,8 milyon zorla yerinden edilmiş kişi ile beraber 25,9 milyon mülteci; 41,3 milyon kendi ülke sınırları içinde yerinden edilmiş kişi ve son olarak 3,5 milyon sığınmacı bulunduğu belirtilmektedir.
Türkiye’de Birleşmiş Milletler 2019 verilerine göre 5 milyon 679 bin mülteci ve göçmen yaşamakta[6] ve Mülteciler Derneği’nin son açıkladığı verilerle bu sayının 2020 yılı Mayıs itibariyle 3 milyon 579 bin 332 kişisini kayıt altındaki Suriyeli bireyler oluşturmaktadır. Bu bireylerin de 1 milyon 678 bin 724 kadar kişinin 0-18 yaş aralığı çocuk ve gençlerin oluşturduğunu, bu sayısal verilerin kadınlarla beraber 2 milyon 528 bin 459 bireye ulaştığını söylemek mümkündür.[7]
Kaynakça
[1] Erişim adresi: https://publications.iom.int/system/files/pdf/iml31_turkish_2ndedition.pdf
[2] Erişim adresi: https://www.researchgate.net/profile/Damla_Mursuel/publication/326299689_Turkiye'de_Yasayan_Ahiska_Turklerinin_Turkiye'ye_Entegrasyonu_Uzerine_Bir_Inceleme/links/5b44a768458515b4f65f809a/Tuerkiyede-Yasayan-Ahiska-Tuerklerinin-Tuerkiyeye-Entegrasyonu-Uezerine-Bir-Inceleme.pdf#page=34
[3] Erişim adresi: http://www.multeci.org.tr/wp-content/uploads/2016/12/1951-Cenevre-Sozlesmesi-1.pdf
[4] Erişim adresi: http://www.multeci.org.tr/wp-content/uploads/2016/12/1967-New-York-Protokolu-1.pdf
[5] Erişim adresi: https://www.unhcr.org/tr/
[6] Erişim adresi: https://www.amerikaninsesi.com/a/bm-desa-raporu-turkiyedeki-gocmen-sayisi/5088989.html
[7]Erişim adresi https://multeciler.org.tr/turkiyedeki-suriyeli-sayisi/